İnsan bir kere düzenini bozmayı göze alıyorsa, alabiliyorsa, bir daha dikiş tutturamamayı da göze almış demektir.
Nitekim, kendimce 'büyük bir kumar' oynayarak çıktığım yoldan dönüşüm, bambaşka yollara gebe kaldı. O 'yol' hiç bitmedi, sanırım bitmeyecek de...
"Gidersem" sanki büyük bir buhran bulutunu da delip dışına fırlayacakmışım gibi kaçtım 'düzenim'den. Her şey öyle aynıydı ki... O kadar olağan, öyle sıradan...
Gidersem sanki yeni bir bedene bürünecektim ve ne varsa canımı sıkan, gözüme batan, artık olmayacaktı.
Ait hissedemediğim her şeyi yıkıp, sıfırdan, kendime ait bir şey yaratma çabasıydı benimki.
Şöyle der şair,
"Yerleşiklikten rahatsız olan kişinin gezginlikte aradığı, aslında, yerleşebileceği bir yerdir. Düzenini bozarak gezginliğe çıkan kişi, kendi düzeninin peşine düşmüştür." (Oruç Aruoba)Ben kendi düzenimin peşine düştüm. Aramaya koyuldum. Yolda araya araya, kendim oldum.
Varolan düzeni bir kere bozunca defalarca, yeniden düzen kurmaya alışık olmak gerekiyor-muş. Bundan sonrası hep kur, boz, ve yeniden kur...
Gel zaman git zaman, düzensizliğe çok alıştım. Yeni düzen kurmak ya da varolan düzeni bozmak, beni o kadar da bozmamaya başladı. Hiçbir zaman su olup akamasam da artık toprak olup saplanmıyorum da.
Hem, dünya da biraz böyle bir şey değil mi? Hep konup hep göçülen, hiç yerleşilemeyen... İşin doğası da biraz bu olsa gerek.
Mottomun doğru çıkmasının haklı gururunu yaşıyorum;
"'Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. "Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir" diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?" (Şems-i Tebrizi)Ne de olsa Mevlâm eyler, ne eylerse güzel eyler. Don't panic dude! :)
![]() |
Hayatımın altının üstü (TEMSİLİ:) -Arnavutköy |
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil